'SİLİKON PROTEZ SEÇİMİ'
Gelişimsel nedenlerle, kilo verme veya doğum-emzirme dönemi sonrası değişikliklerle göğüslerinin küçüklüğünden (ve hatta hafif dereceli sarkmalardan) şikayetçi olan kişilere meme büyütme operasyonu yapılabilir. Bu işlem en sık (hatta rutin) olarak bir meme protezi (implantı) yerleştirilerek yapılmaktadır.
Amerikan Plastik Cerrahi Birliği’nin yaptığı bir araştırmaya göre ABD’de en sık yapılan 5 Plastik Cerrahi operasyou içinde, 2006 yılından beri ilk sırayı meme büyütme operasyonları almaktadır (2009 yılı içinde toplam 289bin uygulama; 20011’de 307 bin sayısına ulaşmış ve 2012 yılında ise rakam 286 bin olmuştur). Timothy Schaub ve arkadaşları kendi serilerinin yanında geniş bir literatür taraması yapmışlardır (1696 makale). Sonuçta meme büyütme operasyonlarında memnuniyet oranını oldukça yüksek bulmuşlardır. Meme protezi küçük göğüslerin büyütülmesinde etkili, dramatik bir yöntemdir. Kullanılan malzemeler tıpta uzun yıllardır kullanılan, vücutla uyumluluğu birçok alanda kanıtlanmış ürünlerdir.
Rochich 2007 yılında yazdığı makalesinde, özellikle silikon içerikli meme protezleri üzerinde ( Rohrich, MD, PRS Volume 120, number 7, 2007), güvenirlik ve vücuda verdiği zararlar yönünden 30 yılı aşkın süre klinik çalışmaların yapıldığını belirtmektedir. 1999 yılında Amerika Sağlık Enstitüsü bir rapor hazırlamış ve belirli tartışmalar ve araştırma sonuçları ile enstitü raporu da dikkate alınarak 2005 yılında FDA ( Amerika ilaç dairesi ) tarafından düzenlenen bir panelde 20 saatlik bir prezantasyon yapılmıştır. 17 Kasım 2006 tarihinde ise FDA Allergan ve Mentor silikonları onaylamıştır.
FDA silikon meme protezleri ile meme büyütme ameliyatının her ameliyat gibi risk taşıdığını, silikon ve içi sıvı dolu saline protezlerin kapsül kontraksiyonu gibi lokal reaksiyonlara yol açabilecekken hastalarda kısa ve uzun vadede sistemik bir risk oluşturmadığı kararına varmıştır.
Zaten bu kararın verildiği 2006 yılından günümüze protez ile meme büyütme estetik cerrahi müdahalelerinde Amerika’da ilk sırayı almıştır. 2000 ile 2006 yılları arasında bu ameliyatı olan kişi sayısı artışı %55’dir.
1963 yılına kadar neredeyse hiç kullanılmayan protezler bu yıllarda Cronin ve Gerow tarafından ilk jenerasyon protezlerin tanıtımı ile kullanılır hal almıştır. Günümüze kadar teknolojik ilerleme ve klinik çalışmalar ile yeni jenerasyonlar ortaya çıkmıştır. Bugün kullandığımı silikon protezler artık son jenerasyon ( 5. Jenereasyon) ürünlerdir.
Amerika ilaç dairesinin ( FDA ) onay verdiği toplamda 3 marka protez bulunmaktadır. İlk 2’si yukarda belirttiğimiz gibi 2006 yılında sonuncusu ise 2014 yılında onay almıştır.
Meme büyütme ameliyatlarında FDA onayı almış protezin kullanılmasını önermekteyiz. Zaten size doktorunuz bu konuda bilgilendirecektir.
Öncelikle Plastik ve Estetik Cerrahlara, meme büyütme ameliyatı için gelen hastaların en çok sorduğu 3 soruya cevap vermek yerinde olacaktır. Bu sorular: "Silikon kanser yapar mı?", "İlerde bebeğimi emzirebilecek miyim?" ve “Operasyon sonrası his bozukluğu olur mu?”
Protez ile meme büyütme ameliyatlarında silikonun kanser yaptığına dair bugüne kadar bir bulgu elde edilememiştir. FDA özellikle bu konuda yıllarca Üniversite Hastanelerinden veri toplamıştır. Nihayet 2006 yılında jel dolu protezlere tekrar onay vermiştir.
Meme protezi olan kişilerin ileride gebe kalmasına veya süt vermelerine engel bir durum yoktur. Fakat ameliyat sonrası doku iyileşmesi devam ettiği için ilk 6 ay gebe kalınması genelde önerilmez. Meme protezi olanlarda gebelik ve doğum sonrası seyir ve göğüslerde oluşabilecek şekil değişikliklerini önceden kestirmek imkansızdır. Protez ne oluşabilecek deformiteye katkıda bulunur ne de önleyici bir etkisi vardır. Eğer protez meme başı çevresinden (areola) yerleştirilmemişse ilerde emzirmeyi engelleme ihtimali çok çok düşüktür. Ancak rastlantısal olarak, başka bir nedene bağlı emzirme problemlerinin de olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır.
Günümüzde geçerli ve en yaygın kullanımı olan iki protezden söz edilebilir: Silikon (koheziv jel) jelle dolu protezler ve içine tuzlu su doldurulan protezler. Amerikan Plastik Cerrahi Birliği’nin araştırmasına göre 2008 ile 2009 karşılaştırıldığında, tuzlu su ile doldurulmuş implant kullanımını %17 azalırken, jel dolu implantların kullanımında %8’lik bir artış olduğu görülmektedir. Yani genel eğilim jel dolu implantlara doğru kaymaktadır. Bunda şüphesiz ki FDA’ın 2006 yılında jel dolu implantlara onay vermesi ve bu implantların daha doğal görünmelerinin payı büyüktür. Silikon jelle dolu olan protezler, görünüş ve kıvam olarak meme dokusuna daha yakın özellikte, buna karşın tuzlu sulu protezler ise daha seyreltik ve gevşek özelliktedir. Ayrıca yapılan bazı araştırmalar, tuzlu sulu protezlerin hacimlerinin %10-20' lik bir bölümünü ameliyattan sonraki 6 ay içinde kaybettiklerini ortaya koymuştur.
Dış yüzey olarak silikon protezler iki çeşittir. Bunlar dış yüzeyi pürtüklü olanlar ve düz olanlardır. Pürtüklü olanlar hemen meme altına, kas üstüne protezin yerleştirilmesi gerektiği durumlarda ve de dikleştirme ile aynı anda meme büyütme yapılacaksa doktorun seçimine göre kullanılmaktadır. Düz yüzeyli olan ise kas altına konulmaktadır.
Pürtüklü yüzeyli silikon, protez ile meme büyütme ameliyatları sonrası en sık olarak gözlemlenen ve ( Schots ve ark. da komplikasyon oranları şöyledir: infeksiyon % 0,7; hematom % 0,7; kapsul kontraktürü %1,4. ) tekrar ameliyat olmayı gerektiren kapsül kontraksiyonu riskini azaltmak için kullanılır. Etraf dokuya çok iyi tutunur.
Normalde tüm yabancı maddelere karşı olduğu gibi, silikon meme implantların da etrafında vücudumuz kapsül oluşturmaktadır. Bu kapsulün bazı hallerde (sık olmayarak) kontrakte (kasılma) olmasıyla kontraktürden bahsedilir. Philip H. Zeplin ve arkadaşlarının (Temmuz 2010) bu komplikasyona maruz kalan 115 kişi üzerinde yaptıkları taramada hastaların % 84'ünde ilk yıl içinde oluştuğu; % 12'sinde ikinci yıl; % 4'ünde ise 3. yılda oluştuğunu göstermişlerdir. Kas altına konulan protezlerde daha az kontraktür olduğu düşünülmektedir.
Bu yüzden daha rahat yerleştirilmesi, kanamanın da az görülmesi amacıyla kas altına düz yüzeyli protezler konulur. Kas altına yerleştirilmelerde önceleri kasın da ödemine bağlı olarak protez sanki üstte duruyor gibi görünecektir. Zamanla yer çekimi ve protezin düz yüzeyinden de kaynaklanan aşağı doğru bir hareket ile meme son şeklini alacaktır. Pürtüklü yüzey rahat kayamayacağı için, etraf dokulara tutunduğundan kanama ihtimalini arttırdığı nedeni ile kas altına pek tercih edilmemektedir.
Günümüzde artık son nesil protezler kullanılmaktadır. Bunlar koheziv jel (akışkan olmayan, belli şekli koruyabilen) içeren ileri teknoloji ürünü protezlerdir. Yuvarlak, yüksek profilli ve göz yaşı (anatomik) damlası şeklinde iki ayrı biçimde olan protezlerden hangisinin kullanılacağına göğüs yapısının şekli ve beklentilere göre karar verilir. Aralarında en temel fark olarak, yuvarlak proteze kıyasla göz yaşı damlası şeklindeki protezler göğsün üst yarısında daha az dolgunluk sağlarlar. Memede bazı etkenlere bağlı olarak protezin dönmesi ile oluşan şekil bozuklukları en çok damla şekilli protezlerde görülmektedir. Bu nedenle kas altına da pek konulmazlar.
Biz ekip olarak kohezif jel içeren yuvarlak şekilli, yüksek profilli, FDA onaylı silikon protezleri kullanmaktayız. Son çıkan jenerasyonlarla ömür boyu kullanabilirsiniz. İçi sıvı dolu protez kullanımı artık iyice azalmaya başlamıştır. Hacim kayıpları, parçalanma riskleri bulunmaktadır. Jel dolu protezlerde bu dezavantajlar yoktur. Bilimsel olarak, hasta için de uygunsa en iyi yerleşim yeri ise kas altıdır.
Diğer önemli konu ise protezin hacmidir. Timothy Sschaub ve ark. kendi serilerinin yanında geniş bir literatür taraması yapmışlardır (1696 makale). Bu serilerde uygulanan protez hacim ortalamasının 250-310 cc arasında olduğunu bulmuşlardır. John Tebbet ve ark. (Aralık 2010) silikonların büyüklüğü ve projesiyonları yönünden yumuşak doku dinamiklerini çalışmışlardır. Çok büyük ve/veya çok yüksek projeksiyonlu silikonlarda hastanın dokularına potansiyel negatif etki olduğunu göstermişlerdir. Böyle silikonların takıldığı kişilerde meme yumuşak dokularında incelme ve sonrasında sarkmanın daha hızlı olduğunu bulmuşlardır. Ayrıca kapsül kontraktürü bu tip hastalarda artmaktadır. Bu tip vakalarda tekrar revizyon ameliyat oranının daha fazla olduğu da görülmüştür. Özellikle 400 cc ve üstü protezlerin yüksek hacimli olarak kabul edilmiş ve nadiren seçildiği tariflenmiştir.
İlk etapta hiçbir hastaya, kas altı veya üstünde oluşturulan cebe sığmayacak büyüklükte bir protez konulamaz. Ama ilerde adaptasyon ile daha büyük olanı ile mevcut protez değiştirilebilir.
OP DR GÖKHAN ÖZERDEM | ESTETİK VE PLASTİK CERRAH ANTALYA